Uzun zaman sonra uzunca süredir aklıma takılan bir konudan bahsetmek için yazıyorum. Dış görünüşe ayırdığımız vakitin ömrümüzden çaldıklarından bahsetmek istiyorum. Kadın, erkek hepimiz sabahları uyanıyoruz, aynaya bakıp tipimizin çirkinliğinden yakınıp hemen duşa giriyoruz, duştan çıkıp saçımızı yapmak için uğraşıyoruz, beğenmiyoruz sağa yatıyoruz, sola yatırıyoruz, saçımızdan yarı memnun halde kıyafet kombini yapmak için uğraşıyoruz, kıyafetlerimizin arasından... Continue Reading →
Eleştirel bakmak
Yeniden sosyal medyada gündem olan bir fotoğraf ve bir haber üzerinden eleştirel bakmak konusunda bir şeyler anlatmak istiyorum. Haberi neredeyse tüm Türkiye biliyor. Görme engelli kızı için kızının üniversite hayatı boyunca derslerine çalışması için büyük özveri gösteren, eli öpülesi bir annenin hikayesi. Haberin kısaca içeriği şöyle: Kocaeli'nde yaşayan 22 yaşındaki Berru Merve Kul, 4 yıl... Continue Reading →
Gençlerin illegalizm hastalığının nedeni
Hepimiz sokağa çıkıyoruz(Evde Kal!), bir çok genci grup şeklinde köşelerde takılırken görüyoruz. Bu gençler sağa sola bakış atıyor, aralarında sürekli illegal hakkında konuşuyorlar, uyuşturucu kullanıyorlar, kimisi silah taşıyor. Peki neden? Özellikle son yıllarda artan illegal konulu diziler tabi ki bu durumun oluşmasında çok etkili. Sadece dizilerin olması değil, dizilerin içerikleri de çok etkili. İllegal konulu... Continue Reading →
Samimiyet
Barış kardeşim/Kınık Koruboğazı Yaylası/Haziran 2018 Bahsedeceğim samimiyet; iki insan arasında ki ilişkinin içtenliği değil. Bahsedeceğim samimiyet bir insanın eylemlerini gerçekleştirirken ki içtenliği. Günümüzde sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla beraber televizyondan seyrettiğimiz siyasetçilere veya ünlülere özgü olan ikinci bir kimlik insanlarda türedi; sanal kimlik.Bireyler artık tamamen sosyal medyada ki gelişimi için bir şeyler yapıyor. Instagramda story atmak için... Continue Reading →
Korku ve cesaret
Braveheart(son sahne) Korku ve cesaret. İnsanları sıfatlandırmaya ve sınıflandırmaya yarayan, zıt gibi görünen iki kelime. Toplumumuzun büyük çoğunluğu "korkak", küçük bir dilimi ise "cesur". Bana kalırsa bu iki kelime birbirini tamamlayan iki evrenin ismidir. Korku evresi; "bir tehlikenin uyandırdığı kaygıdır". Eyleme geçmekten, bir haksızlığa ses çıkarmaktan korkarız. Belki eyleme geçmekten korktuğumuz sürece hayatlarımızda güzel şeyler... Continue Reading →
Bir şeyleri asla anlatamamak
Dünyanın en kötü hissi sanırım. İçinde o kadar çok kalp kırıklığı, gerçeklememiş hayaller ve gerçekleşmesini istediğin hayaller olur ama kimseye anlatamazsın. Zaten anlatabilsen de yargılarlar. Sadece oturup dinleyecek biri olsa belki anlatılabilir ama anlatabilirken kafasını bile sallamadan dinleyecek biri olmalı. Belki öyle biri olsa da anlatamazsın. Hep bana anlattılar ama ben hiç anlatamadım. Anlatmayıda denedim,... Continue Reading →
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine
Hayatımıza şöyle dönüp baktığımızda hep tek başımıza olduğumuzu görürüz veya görmek isteriz. Kimimiz hayatında hep tek başına bir şeylerle baş etmek zorunda kalmasıyla gurur duyar. Aslında haklılık payı vardır çünkü maalesef çok daha güzel bir his bazılarımızla tanışmamıştır. İnsan tabi ki bir ağaç değil. Ağaçlar gibi her zaman ve her durumda aynı yerde kalamıyoruz. Ancak... Continue Reading →
İnsanı başarıya ulaştıran şey
Aslında bahsetmek istediğim şey birçok kez karşımıza çıktı ama çoğumuz buna, bu hisse dikkat etmedik, anlamadık. Tabi ki başarı ve büyük işler başarma yolunda birçok şey gerekir. İnanç, tutku ve en önemlisi sabır... Fakat o annelerimizin babalarımızın söylediği "garibanın çocuğu okuyor" klişesini ortaya çıkaran "Çobandı doktor oldu!" hikayelerinin gerçekleşmesini sağlayan şey "sorumluluk"tur. Kendine, herhangi birine... Continue Reading →
Çocukluk ve adamlık
Çocukluk ve adamlık. Aslında erkeklerin hayatında iki evredir, çocukluk ve adamlık. Tabi kadınlarında hayatında eminim benzer evreler vardır. Burada kastettiğim şey olgunluk değil, olgunluk bu evrelerin ikisinde de var olabilir ya da var olmayabilir. Bahsedeceğim şey aslında yaşamda ki en önemli evre olabilir, hatta sadece evre değil, yaşam biçimi bile olabilir. Bazıları 40 yaşındadır ama... Continue Reading →
Hatalar, özür dilemek ve pişmanlık
Hepimiz "hata" yapıyoruz. Çoğu kişi konuştuğu kelimelerin ya da davranışlarının sonuçlarını düşünmeden eylemler gerçekleştiriyor. Yine çoğu kişi "hata" dediğimiz eylemleri tekrar tekrar yaparak "hata" olmaktan çıkarıyor. Eylemlerinin sonunda da sadece bir özür diliyor. Sadece bir özür dedim çünkü bir insanın yüzüne bakınca pişmanlık görmedikten sonra özür dilemek sadece iki sözcük, bir sözdür. Sözler rüzgardır. Kalbi... Continue Reading →