Kreutzer Sonat

Bazı şeyler vardır hayatta; insan reddetmeye korkar. Hatta insanın içi el vermez, kabullenmeye bile korkar. İnsan “hayır öyle hissetmiyorum böyle hissediyorum” diye kendini zorlar, kendine yalan söyler. Tolstoy ise insanların yaşadıkları gönül ilişkilerinde reddettiği, kabullenmek istemediği durumları öyle güzel ele almış, öyle güzel anlatmış ki, muhteşem.

Bu kitapla beraber Tolstoy’un neden büyük yazar olduğu çok iyi anladım. Tolstoy insanın dile getirmeye korktuğu şeyleri bizim yerimize dile getiriyor. Hem de bunu çok cesurca yapıyor, adeta kendini feda ediyor. Kreutzer Sonat kitabında dile getirdikleriyle insanlığın genelinin inandığı, hayaliyle huzur bulduğu durumları farklı yönleriyle anlatıyor.

Kitap bir evlilikte zamanla çıkan sorunlardan ve hislerden bahsediyor. Aslında bu kitabı okuyanların evlilikten soğuması gerekir ama bence öyle olmamalı. Ders almalıyız. Kitabı okuyup, çevremize de biraz göz gezdirirsek kitapta yazanların doğru olduğunu zaten görürüz. Bizim yapmamız gereken ister gönül olsun, ister arkadaşlık olsun, insan ilişkilerinde doğru adım atmaktan ziyade, en azından yanlış adım atmamaya dikkat etmeliyiz. Kitapta bir evlilikte kadın ve erkeğin karşılıklı hisleri çok güzel betimlenmiş. Tabi her evlilik için kitaptaki gibi diyemeyiz. Kitapta kadın ve erkeğin hislerini bu noktaya getiren olayları iyi anlamalıyız. En ufak bir kelime dahi insanın kalbinde yara açabilir, gönlünde soğukluğa sebebiyet verebilir. Bence bizim kitaptan çıkarmamız gereken ders evlenmememiz gerektiği değil, ilişkilerde hislerin çok önemli olduğu ve yanlışların geri dönüşünün kolay olmadığıdır.

“Aslında daha önceden görülebilirdi, çünkü kavgalar öyle sudan bahanelerle çıkıyordu ki, bittikten sonra kavganın neden çıktığı bile hatırlanmıyordu. Akıl, birbirimize karşı sürekli beslediğimiz düşmanlığa yeterli bahaneler uydurmaya yetişemiyordu. Fakat barışma bahanelerinin yetersizliği daha da şaşırtıcıydı. Bazen sözcükler, açıklamalar, hatta gözyaşları, ama kimi zaman da… of! Şimdi hatırlamak bile ne kadar iğrenç geliyor. Karşılıklı söylenen en sert sözlerden sonra birden suskun bakışlar, gülümsemeler, öpücükler, sarılmalar… Öf, ne iğrenç! Bütün bu iğrenç şeyleri nasıl oldu da o zaman göremedim…”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: